SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HARAC – İMARA – FEY’ BAHSİ

<< 3026 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ سُوَيْدٍ يَعْنِي ابْنَ مَنْجُوفٍ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ الْحَسَنِ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ أَبِي الْعَاصِ أَنَّ وَفْدَ ثَقِيفٍ لَمَّا قَدِمُوا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْزَلَهُمْ الْمَسْجِدَ لِيَكُونَ أَرَقَّ لِقُلُوبِهِمْ فَاشْتَرَطُوا عَلَيْهِ أَنْ لَا يُحْشَرُوا وَلَا يُعْشَرُوا وَلَا يُجَبَّوْا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَكُمْ أَنْ لَا تُحْشَرُوا وَلَا تُعْشَرُوا وَلَا خَيْرَ فِي دِينٍ لَيْسَ فِيهِ رُكُوعٌ

 

Osman b. Ebi'l-As'dan demiştir ki:

 

Sakif (kabilesin)in heyeti (müslümanlığı kabul etmek gayesiyle) Rasûlullah (s.a.v.)'e geldikleri vakit, (Nebi Efendimiz) onları kalplerinin daha da incelmesi (ve hassaslaşması) için mescide indirmiş. (Onlar müslümanlığı kabul edebilmeleri için) cihâdla öşürle ve namazla mükellef tutulmamalarını hz. Nebi'ye şart koşmuşlar. Rasûlullah (s.a.v.) de:

 

"Size (muvakkaten) cihâd'a çağrılmama ve öşür'den muaf tutulma (hakkı tanıyorum. Fakat) namaz bulunmayan dinde hayır yoktur."

 

Bu bakımdan geçici olarak dahi olsa sizi namaz'dan muaf tutamam buyurmuştur.

 

 

İzah:

Taif :İkinci iklimde yirmibir derece arz (enlem) dairesinde, rakımı yüksek, akar suları ekinlikleri, hurma bahçeleri üzüm bağları bulunan, muz ve benzeri meyveler yetişen, Mekke'nin doğusunda Mek­ke'ye iki, üç merhalelik büyük bir şehirdir.

 

Mekke'den Taife yaya yürüyüşüyle bir günde çıkılır, Oradan Mekke'­ye yarım günde inilir.

 

Hicretin onuncu yılında Huneyn gazvesinden sonra Benû Hevazin ka­bilesi, müslüman oldukları için azad edilmişti. Kaçaklardan bazıları ise Ev-tas vadisinde toplanmışlar ve bunlarda bir İslâm müfrezesi tarafından esir edilmişlerdi. Savaştan kaçan Benû Sakîf kabilesi de gidip Taife kapan­mışlardı.[Debbağoğlu Ahmed, Ansiklopedik Büyük İslâm İlmihali 145.]

 

Bunun üzerine, Nebiimiz Taif'i kuşattı. Taifliler en şiddetli bir şekilde günlerce ok savaşı yaptılar.

 

Sakîfliler 10-19 gece Taif'ten müslümanlara ok ve taş atarak sa­vaştılar.[Koksal M. Asım İ. Tarihi VIII- 455.]

 

Bu kuşatmadan bir sonuç alınamadığından kuşatma kaldırıldı. Bir sene sonra Taif halkı, kendiliklerinden gelip müslüman oldular.[Debbaoğlu Ahmed Ansiklopedik Büyük İslâm İlmihali, 145.]

 

Müslüman olmak üzere Medine'ye gelen Sakîf heyetini Nebi Efen­dimiz mescidde kabul etti. Onları mescidde kabul etmekle, mescidde cemaat halinde namaz kılan müslümanları görerek kalplerinin incelmesini ve dola­yısıyla İslâm'a karşı olan ilgilerinin daha artmasını umuyordu.

 

Sakîfliler kendilerinin cihâd, zekat ve namazdan muaf tutulmaları şar­tıyla İslâm'a girebileceklerini bildirdiler.

 

Hz. Nebise onlara kendilerinin cihâdla zekattan muaf tutulabile­ceğini, fakat namazsız bir dinde hayır olmadığında namazdan muaf tuta­mayacağını bildirdi. Onlar da bu şartla İslâm'a girmeyi kabul ettiler.

 

Nebi Efendimizin, onları zekât ve cihâddan muaf tutmasının se­bebi, aslında henüz onların zekat vermek ve cihâd etmekle mükellef olma­malarıydı. Çünkü yeni müslüman oluyorlardı.

 

Zekatla mükellef olmaları için mallarının üzerinden bir sene geçmesi ge­rekirdi. O anda Umûmi seferberlik ilân edilmiş olmadığı için cihâdla da mü­kellef değillerdi. Bu sebeple onları geçici olarak zekat ve cihâddan muaf tuttu.

 

Onlar İslâm'a girdikten sonra, yapacakları güzel amellerle kalplerinin genişleyip İslâm'a ısınacağını ve zamanla kendiliklerinden zekatlarını verip ve cihâda koşacakları kendisine bildirildiği için onları zekatla cihâddan mu­vakkaten muaf tutmuş olması da mümkündür.

 

Fakat günde beş vakit namaz kılmak, her müslümana farz olduğundan onların namazdan muaf tutulma tekliflerini reddetti.

 

Sakîf kabilesi, kendi azalarıyla müslüman olduklarından Tâif arazisi haraç arazisi değil mülk arazisidir.